Merhaba değerli okurlar,
Güçlü olmak, hayatın her alanında önemli bir kavramdır. Fiziksel, maddi ya da manevi anlamda güçlü olmak, insanlara pek çok avantaj sağlar. Ancak, bu avantajı dengeleyen tek şey akıldır. Genel kültür seviyemiz ne yazık ki yeterince yüksek değil. Bazen düşünüyorum, acaba bizi yönetenler, daha kolay yönetebilmek adına, toplumun daha akıllı ve kültürlü olmasını istemiyor mu? Neyse, bu başka bir tartışma konusu…
Güçlü olmak derken, doğanın yıkıcı gücünü bir kenara bırakıp insan üzerindeki etkisine odaklanalım. İnsanlar için güçlü olmanın en temel yolu, bireysel olarak değil, örgütlü şekilde hareket etmekten geçer. Birlikte hareket eden insanlar, çok daha büyük bir etki yaratır. Örneğin, üye sayısı düşük bir siyasi parti ile büyük bir kitleye hitap eden bir parti aynı güce sahip olamaz. Fikirlerimizi ve çıkarlarımızı ortak bir noktada buluşturarak güç birliği yapmak zorundayız. Bu konuyu herkesin biraz olsun düşünmesini rica ediyorum.
Bu konuyu anlatan güzel bir hikâye paylaşmak istiyorum: Maddi ve manevi anlamda güçlü bir adam, oğlu ile sohbet ederken omzuna elini koymuş ve sormuş:
“Sen mi güçlüsün, ben mi?”
Oğlu, kendinden emin bir şekilde, “Ben güçlüyüm, baba,” demiş. Babası şaşırmış, elini oğlunun omzundan çekerek biraz uzaklaşmış ve soruyu tekrarlamış:
“Hangimiz güçlüyüz oğlum?”
Bu kez oğlu, “Sen güçlüsün baba,” diye yanıt vermiş. Adam merakla sormuş:
“Peki oğlum, az önce neden kendini güçlü gördün?”
Oğlu gülümseyerek cevap vermiş:
“Çünkü o zaman senin kolun benim omzumdaydı. Yalnız değildim.”
Güçlü olmak, sadece bireysel bir mesele değildir. Destek aldığımız, birlik içinde olduğumuz sürece gerçek anlamda güçlü olabiliriz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Hoşça kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın