Merhaba sayın okurlar,
Son yıllarda, özellikle gençlerimizin genel davranışlarında ve toplumsal sorumluluklarında ciddi bir bozulma gözlemliyoruz. 18 yaş altındaki bireyleri "çocuk" mu, "genç" mi olarak tanımlamalıyız bilmiyorum, ancak lise ve hatta ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin tutumları, ne yazık ki endişe verici bir tablo çiziyor. Ellerinde sigaralar, ağızlarında küfürlü konuşmalar ve çevrelerindeki insanlara saygısız bir tavır... Tüm bunlar, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin durumunu düşündüğümüzde, içimizi karartıyor.
Bu olumsuzlukların yalnızca okullardaki eğitimle çözülebileceğine inanmak güç. Eğitim, kuşkusuz çok önemli bir unsurdur ancak ailelerin çocuk üzerindeki etkisi çok daha büyük. Bugün bir öğretmen, yanlış bir davranışı düzeltmek için sert bir uyarıda bulunsa ya da yaptırım uygulasa, birçok ebeveyn öğretmeni suçlamakta, hatta tepki göstermektedir. “Neden benim çocuğumu azarladın ya da dövdün?” diyerek öğretmenin karşısına dikilen ebeveynler, aslında çocuklarının disiplin kazanmasının önünde büyük bir engel oluşturuyor.
Peki, bu sorunlar nasıl çözülecek?
Ebeveynlerin, çocuk üzerindeki rolünün ne denli kritik olduğunu anlamaları gerekiyor. Bu noktada, tarihten küçük bir hikaye paylaşmak istiyorum. Bu hikaye, anne-baba yaklaşımının bir çocuğun geleceğini nasıl şekillendirebileceğini en iyi şekilde anlatıyor.
Edison’un Hikayesi
Bir zamanlar, küçük bir çocuk ve annesi birlikte yaşamaktaydı. Çocuk, günlerden bir gün elinde bir mektupla eve geldi ve mektubu annesine uzatarak, “Anne, öğretmenim bunu sana gönderdi,” dedi.
Anne, mektubu çocuğun gözleri önünde açtı ve sesli bir şekilde okumaya başladı. Okurken, çocuğun özgüvenini artıracak bir tonda şu sözleri söyledi:
“Hanımefendi, oğlunuz çok zeki, ileri düzey bir çocuk. Bu okul, onun potansiyeline uygun değil. Lütfen onunla kendiniz ilgilenin ve yeteneklerini geliştirebileceği bir okula yönlendirin.”
Bu sözler, çocuğu hem mutlu etti hem de ona büyük bir motivasyon verdi. Annesi, onu okula göndermedi; bizzat kendisi ilgilendi, eğitti ve daha iyi bir okula yerleştirdi. Bu çocuk, büyüdüğünde dünyanın en büyük mucitlerinden biri olan Thomas Edison oldu ve ampulü icat etti.
Yıllar sonra, annesi vefat ettiğinde Edison, evde annesine ait bazı eşyaları karıştırırken o eski mektubu buldu. Merakla okumaya başladı. Ancak bu kez mektupta yazılanlar, annesinin seslendirdiklerinden çok farklıydı:
“Hanımefendi, oğlunuz geri zekalıdır. Onunla başa çıkamıyoruz. Bu yüzden çocuğunuzu okuldan almak zorundasınız.”
Edison bu gerçeği öğrendiğinde, annesine olan hayranlığı ve sevgisi bir kat daha arttı. Çünkü annesi, onun potansiyelini fark etmiş ve hiçbir olumsuz yargının çocuğunun geleceğini karartmasına izin vermemişti.
Bu hikaye, ebeveynlerin çocukları üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu bizlere gösteriyor. Gençlerimizi daha iyi bir geleceğe hazırlamak istiyorsak, anne-babalar olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeli, onları doğru şekilde yönlendirmeliyiz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın.
Facebook Yorum
Yorum Yazın