Başar Turizm
İstanbul
BIST9.358
DOLAR38.3223
EURO43.7751
ALTIN4105.0
BTC/USD92349.288
Haluk Özdemir

Haluk Özdemir

Mail: [email protected]

Elimizi Taşın Altına Koymuyoruz

Merhaba değerli okurlar, okumayı alışkanlık haline getirmiş, bilinçli ve güzel insanlar. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Son zamanlarda çevreme bakıyor ve toplumun genel davranışlarını dikkatlice inceliyorum. Gözlemlediğim şey şu: çoğu insan mücadeleden uzak duruyor, bir çaba göstermiyor. Hep aynı beklenti hâkim; "Birileri iş kursun, biz faydalanalım. Birileri sosyal veya ekonomik bir başarı elde etsin, biz de bunun nimetlerinden yararlanalım." Bu yaklaşım, toplumun birçok kesiminde yerleşmiş bir alışkanlık hâline gelmiş durumda.

Ne yazık ki doğruyu yanlışı ayırt etmesine rağmen menfaat uğruna yanlış olanı seçen insan sayısı da az değil. Sanki şöyle diyorlar: “Musa, sen haklısın ama karnımı Firavun doyuruyor.” Bu zihniyetle ne bireysel ne de toplumsal anlamda bir ilerleme sağlanabilir.

Bunun önüne geçebilmek için çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren girişimci ve atılımcı bir anlayışla yetiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Onların gelecekte faydalı bireyler olmasını istiyorsak, cesaretlerini kıracak yasaklarla yollarını kapatmamalı, biraz özgürlük tanımalıyız.

Bir anekdot paylaşmak istiyorum:
Bir öğretmen, öğrencisi Ali’ye “Büyüyünce ne olmak istersin?” diye sormuş. Ali, “Çok çalışacağım, iş kuracağım, zengin olacağım; katlarım, yatlarım olacak.” diye cevap vermiş. Aynı öğretmen, kız öğrencisi Fatma’ya sormuş: “Kızım, sen büyüyünce ne olmak istersin?” Fatma ise şöyle demiş: “Hocam, ben de o zengin Ali’nin karısı olmak isterim.”

Bu zihniyet, içinde bulunduğumuz durumun bir yansıması değil de nedir? Herkesin elini taşın altına koyması, kendi emeği ve çabasıyla bir şeyler üretmesi gerekmez mi?

Bir başka hikâye daha paylaşayım: Bir padişah, halkını sınamak için yolun ortasına büyük bir taş koydurmuş ve taşın altına bir miktar para saklatmış. Taş günlerce orada durmasına rağmen kimse onu kaldırmamış. Biri zabıtaya, biri işçiye durumu aktarmış ama herkes sorumluluğu başkasına atmış. Taşı kaldıran olmamış. Derken bir gün, yoldan geçen duyarlı bir vatandaş taşı kaldırmaya karar vermiş. Taşı kenara çektiğinde, altındaki parayı ve padişahın notunu bulmuş: “Elini taşın altına koyan ödülü alır.”

Bu hikâyeden çıkarılacak ders çok açık: Sorumluluk alıp harekete geçen insanlar hem kendileri hem de toplum için değer yaratır. Sadece eleştiren veya bekleyen bir anlayışla ne bireysel mutluluk ne de toplumsal gelişim sağlanabilir.

Herkesin elini taşın altına koyduğu bir toplum dileğiyle... Hoşça kalın.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Başar Turizm
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar