Başar Turizm
İstanbul
BIST9915.62
DOLAR32.4504
EURO34.829
ALTIN2438.6
BTC/USD63076.43
Hasan Bircan

Hasan Bircan

Mail: [email protected]

Okumak mı, dinlemek mi ?

Okumak mı, dinlemek mi ?

Yazının icad edildiği zamandan beri insanlar sürekli bir şeyler yazıyor ve bu yazılanları okuyorlar. Tarihi kayıtlara göre ilk defa yazı Sümerler tarafından M.Ö 3500 lü yıllarda bulunmuştur. 5500 yıl önce ilk kez çivi yazısını kullanan Sümerler, yazıyı bulan ilk uygarlıktır. Daha sonra farklı zamanlarda farklı uygarlıklar da birbirinden bağımsız olarak yazı icad etmişler ve kullanmışlardır. Binlerce yıldan sonra günümüzde de insanlar, yazıyı kullanarak olayları kayıt altına alıyor, yazı ile iletişim ve haberleşme gibi ihtiyaçlarını karşılıyorlar, uzak mesafelerden birbirileriyle fikir alışverişi yapıyorlar.

İçinde bulunduğumuz zamanda yazı ile yapılanlar, yavaş yavaş kalem kağıt yerine dijital ortamlara taşınmış bulunmaktadır. Gelişen teknoloji, bir kütüphane dolusu kitap, gazete veya yazılı materyali küçük bir cep telefonuna sığdırabilmektedir.  Hatta yazılı kayıtların yanında görsel ve işitsel kayıtlar da günden güne yaygınlaşmakta olup, çoğu zaman da yazı ile olan kayıtların yerine kullanılmaktadır. Örnek verecek olursak, Pandemi sürecinde eğitimin aksamaması için uzaktan internet vasıtasıyla dersler işlenmiş, bunun yanında yayınlanan videolarla öğrencilerin konuları anlamaları için farklı metodlara başvurulmuştur. Yine başka bir örnek, bilgiye talip olanların ücretli veya ücretsiz video konferans yöntemiyle derse katılmaları ve sonunda da ders aldığı konuda imtihan olup sertifika veya diploma sahibi olabilmeleridir.

Yöntem ne olursa olsun; ister kalem-kağıt, ister bilgisayar, telefon, tablet. İster yüzyüze eğitim, ister uzaktan (on line) eğitim. Bilgiye ulaşmanın birbirinden ayrılmayan iki yöntemi vardır. Okumak ve dinlemek. Birbirinden ayrılmayan diyorum, çünkü birini diğerine tercih etmek doğru değildir. İkisinin de eşit olması şart olmasa da, dengenin aşırı derecede bozulması, öğrenmeyi zorlaştıracağı gibi, kaliteyi de düşürür.

Günümüzde kitap okuma oranı çok düşük seviyededir. Sadece kitap değil, internet üzerinden bile bir araştırma yaparken, haber ararken daha çok videolu içerikler tercih edilmekte, yazılı bilgiler genellikle arka sıralara bırakılmaktadır. Bu durum, işin kolaycılığı bakımından doğru olsa da, yazılı kaynakları da hiçbir zaman göz ardı etmemeli, bilgiye ulaşmanın her yolu mutlaka kullanılmalıdır. Bir bilgiyi yazılı metinlerden okumak, apayrı önemi olan bir metodtur. Bir kitabın sayfasına 25-30 cm mesafeden bakıldığında, o sayfanın başını, sonunu ve ortasını aynı anda görebilirsiniz. Anlayamadığınız yeri anında tekrar ederek, defalarca ve kısa bir sürede okuma ve değerlendirme imkanına sahip olmak mümkündür. Hatta çok hızlı okuma becerisine sahip olan kişiler, 100 sayfalık bir kitabı 10-15 dakikada okuyabilirler. Okumak insanın hayal gücünün zenginleşmesine vesile olur, insanın beyin ve zekâsını, anlayışını ve tecrübelerini arttırır, kişilik gelişimine katkı sağlar. Kelime hazinemizi zenginleştirir, konuşma yeteneğimizi güçlendirir.

Okumanın önemini anlatmak için ciltler dolusu kitap yazmak mümkündür. Medeniyet, yazının keşfi, yaygınlaşması, okur-yazarlığın artması sonunda gelişmiştir. Kusal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in de ilk ayeti “oku” (Alâk Suresi 96:1-5) olmuştur. Yüce dinimizin, inananların kültür ve medeniyetine, gelişmeye verdiği önem buradan anlaşılmaktadır. Müslümanların bugün geldiği nokta ise islamdan değil, müslümanlardan kaynaklanmaktadır. Din, yapılması gerekeni hatırlatmaktadır, öğretmektedir, hatta emretmektedir. Bu öğretileni yapan inanan da olsa, inanmayan da olsa (dünyada) mükafatını alacaktır.

Öğrenmenin diğer yolu da anlatılanları dinlemektir. Okuma da göze hitap edildiği gibi, anlatılanı dinlemek te kulağa hitap eder. Eğer anlatanı karşımızda görüyorsak, hem görme , hem de duyma kanallarını kullanmış oluruz. En etkili yöntem ise; anlatanın canlı olarak karşımızda olması, karşılıklı iletişimin kurulması, konu işlenirken pratik olarak konuyla ilgili yerde bulunulması ve tatbik edilmesidir. Burada yine yazıyı ihmal etmemeli, dinlerken kalem kağıt vb. bulundurmalı, not almalı ve öğrenilenler yazıyla desteklenmelidir.

Öğrenmede hangi yöntemler ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, en büyük engel dikkat eksikliği ve mevzuya odaklanma sorunudur. Kişi bilgiyi öğrenebilmek için önce merak etmeli, talep etmeli ve sadece öğrenmek istediği konuya odaklanmalıdır. Bu sadece öğrenme de değil, hayatta yapılan bütün işlerde geçerlidir. Bir işte başarılı olabilmenin en önemli kuralı önce inanmak, niyet etmek, istemek ve istediğimiz şeye tam olarak odaklanmaktır. Okullarda öğrencilerin de en önemli sorununun bu olduğu görülmektedir. Sağlık sorunu, zeka eksikliği veya koşulların yetersizliğinden kaynaklanan başarısızlıklar ender rastlanan durumlardır.

Okullardan söz açılmışken, burada öğretmenlerimizin değerinden de bahsetmeden geçmek olmaz. “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözünde Hz. Ali (Ra) tam da öğretmenlerimizi kastetmiştir. Hayatta en zor iş insan yetiştirmektir. Ve bu zor mesleği de öğretmenlerimiz her türlü fedakarlığa ve zorluğa katlanarak üstlenmişlerdir. Yeni nesillerin şekillenmesinde önemli rol alan öğretmenlerimizin hakkını ödemek mümkün değildir. Öğrencinin yalnız eğitimiyle değil, yeri geldiğinde her türlü derdiyle ilgilenen öğretmenlerimizin, aslında anne-babadan hiçbir farkı yoktur.

Burada yeri gelmişken, bizleri yetiştirerek bugünlere gelmemize vesile olan, üzerimizde hakkı bulunan bütün Değirmenköy Atatürk İlkokulu, Değirmenköy Ortaokulu ve Çorlu EML. öğretmenlerimiz başta olmak üzere, bütün öğretmenlerimizin, hürmetle ellerinden öpüyorum.

Netice itibariyle bilgi en kıymetli hazinedir. Bilgiyi öğrenmek te önce kişinin istemesiyle mümkündür. Öğrenmenin zamanı ve yaşı da yoktur. Her zaman okuyarak ve dinleyerek bilgiyi elde etmeye gayret göstermeli, öğrendiklerimizle faydalı işler yapmalı, hayırlı ameller işlemeli, hem kendimize, hem çevremize ve hem de ülkemize karşı yararı olan bireyler olmalıyız.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Başar Turizm
Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar